1 Mayıs İçin / Yaşar Nezihe
Ey işçi…
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
Ey işçi…
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
Ta’zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin.
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say.
Birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü
Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvettedir hak, hakkını haksızlara anlat.
1 Mayıs İçin / Barış Yıldırım
“Anlat kimlerin yüreğinde Kız Kulesi gibi grev çivileri var” Ece Ayhan
Şairin hayatı şiirine önceldir. İlk Türkçe 1 Mayıs şiirini yazan Yaşar Nezihe’yi anlamak için buradan yola çıkmak gerekir. Hayatı ölümle çevrelenmiş ve 90 yılı aşan ömrü sürekli sıkıntılarla geçmiş bir kişiden bahsediyoruz. Amele Cemiyeti ve Kadınlar Halk Fırkası çalışanı olan ve daha sonra kendi isteğiyle Bükülmez soyadını alan Yaşar Nezihe 1882’de İstanbul’da dünyaya gelir. Annesi ve kendisinden önce doğan iki kardeşini çok genç yaşta kaybeder. Alkolik babasının zorlamalarına boyun eğmeyerek okula kayıt yaptırır ve bu nedenle çocuk yaşta evden kovulur, hayatını bitki kökleri toplayıp satarak kazanır, sadece bir yıl devam edebildiği okul hayatına rağmen kendini yetiştirir. Hepsi birbirinden mutsuz geçen üç evlilik yapar ve bu evliliklerden üç çocuğu olur. Çocuklarının ikisi genç yaşta ölür, diğeri ise yetişkin yaşta annesiyle ciddi sorunlar yaşar hatta kimi iddialara göre Yaşar Nezihe oğlundan şiddet görür. Yaşar Nezihe de 91 yıllık ömründe iki kez intihara kalkışır. İlginçtir 1935’te yayımlanan bir edebi listede kendisinden “öldü” diye bahsedilir. İlginç bir diğer bilgi ise Yaşar Nezihe’nin şiirlerinin Urfalı gazelhanlar tarafından sıra gecelerinde gazel olarak okunmasıdır.
Yazdıkları ve tutumları dönemin edebi çevrelerinde pek itibar görmese de Alman Profesör Martin Hartmann tarafından şiirleri Berlin merkezli Almanca bir antolojide yer bulur. Grevler ve 1 Mayıs için yazdığı şiirler ve toplumsal konulara ilişkin yazdığı düzyazılar nedeniyle kovuşturmaya tabi tutulur ve bunun sonucunda kendi köşesine çekilir, ölene kadar da edebi ortama mesafeli tutumunu sürdürür. Hayatı yoksulluklar ve zorluklar içinde geçmesine rağmen benimsediği hayat felsefesinden asla ödün vermez ve nakış dikiş işleri de dahil olmak üzere çok çeşitli şekillerde hayatını kazanır. Dönemin dergilerinde çeşitli mahlaslarla şiirleri yayımlanır, kadın gazetelerinde yazıları yayımlanır. Toplamda iki kitabı ve dergilerde kalmış onlarca şiiri vardır. Şiirlerinde ölüm, yoksulluk ve toplumsal cinsiyet rolleri sıklıkla işlenen temalardır. Yazdığı ilk 1 Mayıs şiiri ise Nezihe’nin günümüze ulaşan popülaritesinin temel sebebi olmuştur.
Söz konusu 1 Mayıs şiiri 1923 yılının Mayıs ayında İstanbul işgal altındayken Aydınlık dergisinin kapağında yer alır. O tarihte tütün, askeri fabrika, demiryolu, fırın, tramvay, telefon, tünel gazhane işçileri 1 Mayıs’ı sokakta kutlamıştı ve sekiz saatlik çalışma süresi, hafta sonu tatili, sendika grev hakkı gibi taleplerde bulunmuştu. İlk olarak 1919’da başlayan 1 Mayıs kutlamaları aynı zamanda işgal karşıtı bir nitelik de taşıyordu. Amele Cemiyeti üyesi olarak Yaşar Nezihe de eylemleri organize eden ekibin bir parçasıydı.
Şiire gelince, konuşan öznenin konumundan söz etmek gerekir. Bu şiirde konuşan özne, döneminin devrimci ruhunu sahiplenen, işçileri patronlara karşı kin duymaya davet eden, onlara dışarıdan bilinç taşımaya çalışan bir öznedir, deyim yerindeyse ajitatördür. Buna göre işçilerin hür yaşama hakları ellerinden alınmıştır; sayıca çoğunlukta ancak yoksul olan işçilere yaptığı çağrı ise kendi emeklerine sahip çıkarak başkaldırmaktır. Şaire göre işçilerin ve çocuklarının yüzünün gülmesinin tek yolu işçilerin bilinçli devrimci isyanıdır. 1 Mayıs, bu yaklaşımın bir ürünüdür.
Şairin kendi kişisel yaşamıyla toplumsal yaşamın örtüştüğünü belirlemek için uzun uzadıya düşünmeye gerek yoktur. Ajitatör şairin çağrısı şöyle son bulmaktadır:
“Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvettedir hak, hakkını haksızlara anlat.”
Dönemin Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik Fikret gibi isimlerinin arkasında kalmış ve toplumsal gerçekçi tutumu ve işçi sınıfından yana sosyalist tutumu nedeniyle iktidarın gadrine uğramıştır. Ancak kendini yetiştiren bir kadın olarak dönemin erkek egemen sanat ve edebiyat ortamının arkasında kalsa da kendi tutumundan taviz vermeyerek ve şairi bir isyan kışkırtıcısı olarak konumlandırarak Nâzım Hikmet, Ece Ayhan, Can Yücel gibi isimlerle çeşitlenecek olan ötekinin şiiri için, ajitatör şiir için bir öncü olmuştur, benim açımdan. Kendi şiirim bakımından bir şey söylemek gerekirse şairin ajitatörlük yönü bir tesadüfün ötesindedir ve aynı zamanda “tufeyli”nin karşısında çok olanların tarafında olmak için duyduğum cazibe için bir mihenk taşı işlevi görmesidir Yaşar Nezihe’nin 1 Mayıs şiirinin.