FERYÂD / Nigâr Hanım
Feryâd ki feryadıma imdâd edecek yok
Efsus ki gamdan beni azad edecek yok
Tesir-i mahabbetle yıkılmış güzel amma
Virane dili bir daha âbâd edecek yok.
Kes, varsa alakan bana ey tali-i dûnum
Sen var iken âlemde beni yâd edecek yok
Hakkıyla bilir zâr gönül halet-i aşkı
Mâhirdir o fende anı üstâd edecek yok
Ya Rab ne içün zar Nigârı şu cihanda
Nâşâd edecek çoksa da bir şâd edecek yok
Şair Nigâr’ın “Feryâd” şiiri üzerine / Petek Sinem Dulun
Şair Nigâr, Osmanlı döneminden bugüne adı en çok anılan şairlerimizden. Şiirlerinde kendi ismini kullananlar arasında da öncü bir şair. Şiirlerini Nigar Binti Osman adıyla imzalamıştır. Fakat aynı zamanda Hanımlara Mahsus Gazete gibi pek çok dergide Üryan Kalb müstearıyla yer almıştır. (1)
İlk şiirini çok sevdiği erkek kardeşinin bir kazada hayatını kaybetmesinden sonra kaleme alır. “İşte böyle avunmak için avare bir kuş gibi çırpınıyorum. Şu defterle de dertleşmesem çıldıracağım.” (2) Şeklinde ifade ettiği gibi, ilk şiirden sonra da yaşantısına dair bütün açmazları şiire dönüştürerek kendine dayanma gücü yaratır. İç dünyasını, düşünme yapısını, bireysel bakışını samimiyetle metinlerine yansıtır. Şiirlerinde ruhsal dünyası öne çıkarken günlüklerinde hak arayışı ve mücadelesiyle kendini ortaya koyar. Şiirlerinin odağında çocuk yaştayken ilk evliliğini yaptığı ve sonra iki kez boşadığı İhsan Bey bulunur. Serzenişleri talihinedir. Metinlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çocukların velayetinden boşanma sürecine nasıl etki ettiğini görmemize olanak sağlar. Birçok nedenden biliyoruz ki resmi tarihsel anlatıların içinde kişisel tarih bambaşka bir pencere açmaktadır. Günlükleri, dönemin sosyokültürel yapısına ve kadın haklarına dair önemli veriler içeren tarihsel belgelerdir aynı zamanda.
Nigar Hanım’ın basılmış şiir, makale, mensure gibi eserlerinin büyük bir kısmının altında yazılış tarih ve yerinin belirtilmiş olması, hakkında araştırma yapanlar için kolaylık sağlamak bir yana, değişen sosyal değerler ve zihni yapının bir yansıması olarak da düşünülmelidir. (3)
Şair Nigar “Feryâd” şiiri ile çoğu şiirinde olduğu gibi talihinden şikâyet eder. Şiirlerine melankoli hâkimdir. Feryâd şiirinde kaderine yas tutarken mutluluğa dair bir umudunun kalmadığını özellikle vurgular. Mutluluğu maziyle ilişkilendirerek yanlış evliliğinin kendisinde yarattığı ruhsal yıpranmayı bir mühür gibi şiirine alır. Kendi yaşamının yasını tutar. Kederini, üzüntüsünü ancak yazarak hafifletir. Yazarak teselli bulur.
‘Feryâd’ şiirinde bir haykırıştan çok yakarış içindedir. Yaşamı, aldığı eğitimi her ne kadar batıyla ilişkili olsa da kendini anlatış biçimi doğu motifleriyle sarmalanmıştır. Evliliğinde yaşadığı hayal kırıklığı, çocuklarına duyduğu özlem içini sızlatan acı anılar olarak şiirlerine yansır. Huzur ve özgürlüğü kaçırılmış ve artık yakalanması mümkün olmayan uzak ihtimaller olarak yâd eder.
Kişiliği ve yaşam biçimiyle, tek başına var olma mücadelesi veren, dostluğa önem veren, sanat ve kültür dünyasında değer gören bir şairdir aynı zamanda. Evinde düzenlediği meşhur salı toplantılarıyla dönemin kültür sanat insanlarıyla iç içedir. Erken yaşta yaptığı doğumlarla bozulan sağlığı uzun yıllar düzelmez. Yaşamının son yıllarında doktorunun da tavsiyesiyle yurt dışı seyahatlerine çıkar. Ölümünden birkaç ay önce günlüğüne kaydettiği satırları, bozulan sağlığının düzelmeyeceği inancına yaslanır ve haklıdır. “Ne olur, hissetmeden bir gece sönüversem… Artık benim için tek kurtuluş çaresi: Ölüm. Biçarelerin meded ve teselli umdukları Pasiyans kağıtlarına ben de baktım; çıkan fal, bana, ölümün yakın olduğunu müjdeledi. Sevinmek ihtimâlim olsaydı sevinirdim…” (4)
Kaynaklar:
(1) Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 33.cilt. (sf.84)
(2) Hayatımın Hikâyesi, Şair Nigâr, İstanbul Ekin Basımevi, 1959, (sf.86)
(3) Bir günlük Usaresi: Hayatımın Hikâyesi ve Şair Nigar Hanım adlı makale, Zehra D. Eroğlu, s:143-144, Hece Dergisi, Günlük Özel Sayısı
(4) Hayatımın Hikâyesi, Şair Nigâr, İstanbul Ekin Basımevi, 1959, (sf.93)