S / Cahit Külebi
I.
Bütün arkadaşlar Batıya gitti
Ben buralarda kaldım S.
Ama çok şey öğreniyor insan
Öz yurdunda kalırsa.
Sabahları işe giderken
Ceketimin yakasını kaldırıyorum.
Gözlerim yaşarsa da
Biliyorum, daha gencim, bu soğuklar üşütmez beni.
Buz gibi havayı çekiyorum ciğerlerime
Beyaz bir duman yükseliyor geri verirken.
Ama ne soğuk, sokaklar ne soğuk.
Otobüs bir türlü gelmiyor.
İki yanıma bakarak geçip gidiyorum,
Çocuklar koşarak uzaklaşıyor,
Kızlar daha güzel oluyor üşürken.
Dört duvar ortasında akşama kadar
Çalışmak benim işim.
Caddeleri, ağaçları,
Kırları unutuyorum;
Şöyle ayda yılda bir
Eğer kente inersem
Alacakaranlıkta,
İncecikten yağmur yağarken,
Hafif hafif başım dönüyor
Bir hoş oluyorum.
Sonra yine ev yine sen,
Solgun bir lamba altında oturup çalışmak.
Ara sıra gözlerimiz birbirini bulursa
Birden ısınıyor içim,
Birden ışıyor kitabın yaprakları,
Yaşadığımı hatırlıyorum
Bakıp gülerken.
Daha çok soğuk günler göreceğiz S.
Karanlık gecelerimizi yıldızlar bile ışıtamayacak.
Öyle halsiz düşeceğiz ki geceleri,
Özlem duyarak aynı yatakta
Birbirimizden habersiz uyuyacağız,
Sabahları biz çıktıktan sonra
Odamıza güneş girecek
Daha çok soğuk günler göreceğiz S.
Ömrümüz böyle geçecek.
II.
Bu sabah evden çıkarken
İçimde bir garip hüzün vardı,
Söküp atamadım ya S.
Geçmiş günler aklıma geldi.
Beni dünyaya bağlayan
Şu zayıf kollarındır,
Düşünmen, gülmen, konuşman,
Çocuksu hallerindir.
Sadakati seyrettim gözlerinde
Yıllarca sabrı tahammülü.
Bulut oldun yağmur yağdırdın
Karanlık günlerimde.
On iki sene dile kolay
Başka türküler çağırdığım çok olmuştur,
Bazı bazı yanan şu yürek
Allak bullak olmuştur.
On iki sene dile kolay
Bak, ikimizin de ağardı saçlarımız,
Aldırma oynaşıyor ya sokakta
İki erkek kedi gibi çocuklarımız.
Başka türküler çağırdığım çok olmuştur
Bir tanesi var ki o da sensin.
Bırak yine çağırayım S.
Nasıl olsa güzelsin.
"S" / Mikail Söylemez
Cahit Külebi’nin Garip’le etkileşimi ve Garip’e rağmen kurmaya çalıştığı açık anlatı, ilk kitabı Adamın Biri’nde açıkça görülür. İşte Şu Gördüğüm Deniz, Sevda Peşinde, Otobüs, İlkbahar Geldi, Çiçekle Konuşma adlı şiirleri; Garip, özellikle de Orhan Veli ile etkileşiminin daha baskın görüldüğü şiirler. Külebi, sonraki şiirlerinde de bu etkileşimi sürdürmüştür. Ancak ikinci kitabı Rüzgâr’da yer alan “S” adlı şiirinde bu etkileşimi aşırılaştırarak aşmayı dener: “Sabahları işe giderken / Ceketimin yakasını kaldırıyorum. / Gözlerim yaşarsa da /Biliyorum, daha gencim, bu soğuklar üşütmez beni. / Buz gibi havayı çekiyorum ciğerlerime / Beyaz bir duman yükseliyor geri verirken.” S’de şiirin öznesi şiir boyunca konuşur. Bu durum sentaksı dönüştürerek şiiri düz anlatıya yakınlaştırır. Bu aşama, Külebi’nin Garip’teki açıklığı aşmayı denediği önemli noktalardan biridir. S’den yukarıya alıntıladığım mısralarda gündelik dilin yeni baştan kurgulanarak şiirin anlatımcı yönünün açığa çıkarıldığını görüyoruz. Şiirin devamında dilsel kurgu aracılığıyla, gündelik dil-mekân ve hikâyenin de etkisiyle, görsel anlatı da ön plana çıkarılır.
S, Külebi’nin Garip’le etkileşimden hareketle başlayıp ancak gündelik dili yeni baştan kurgulayarak görsel çağrışıma varması bakımından, Külebi şiiri içinde ayrıksı bir yere sahip. “Ama ne soğuk, sokaklar ne soğuk. / Otobüs bir türlü gelmiyor. / İki yanıma bakarak geçip gidiyorum, / Çocuklar koşarak uzaklaşıyor, / Kızlar daha güzel oluyor üşürken.” S’de öne çıkan yalınlık; sözcük seçimi, dil kurgusu ve sentakstan önce, şiirin anlatımcı yönünden hareketle açık bir durum tasvirine dönüşür. Bu aşamada açık anlatıyla beraber, görsel aktarımın da şiir boyunca devrettiği görülüyor.
Külebi şiiri için öne sürülen “halk şiiri” ve “folklor” yakınlığı S’de tamamen reddedilirerek şiirin öznesi aracılığıyla sıradan, basit bir anlatı kurulur. Şiirin anlamla olan ilişkisi göndermeler veya referanslar üzerinden değil, doğrudan bir bütün olarak şiirin ortaya koyduğu nihai karşılık üzerinden aktarılır. Buna bağlı olarak şiirde beliren açık anlatı, okuma esnasında soyut çağrışımın etki alanına da ihtiyaç duymaz. Şiir baştan sona tek seferde okununca, açıklıktan hareketle peş peşe hareket eden fotoğraflar (flipbook) veya “çizgi hikâye” etkisi uyandırır.
Mekân, ancak varlığı ve işlevi dile getirildiğinde, yani anlamı açısından somutlanabildiğinde, özne ile etkileşimi açıklanabilir. Bu, mekânı dilde varetmenin ön koşulu. “Dört duvar arasında akşama kadar / Çalışmak benim işim. / Caddeleri, ağaçları, /Kırları unutuyorum; /…/ Sonra yine ev yine sen, / Solgun bir lamba altında çalışmak” Yukarıya aldığım mısralarda mekân, özne ile ilişkisi aracılığıyla dile taşınırken, bu ilişkisellik sırasında bağlamın korunduğu ve günlük rutinin parçası olarak aktarıldığı görülüyor. Böylelikle öznenin maruz kaldığı çağrışım ve hareket, daha yavaş ve daha dolaysız bir şekilde mekânsal düzlemde sabitlenir. S’de kesintisiz bir anlatma isteğiyle karşılaşıyoruz. Bu durum şiir boyunca görsel çağrışımlarla desteklenir ve açık anlatı giderek gösteren, fotoğraflayan bir yeni yapı üzerinden de aktarılır. Tam da bu aşamada konuşan özne giderek gösteren özneye dönüşür. Ortaya konan bu görsel etkileşim alanı, görsel çağrışım aracılığıyla somutlaşır ve oluşturulan her yeni anlam birimi yeni bir fotoğraf karesiyle sabitlenir. Böylelikle açıklığın yanı sıra, görsel çağrışım aracığıyla da bir süreklilik sağlanır.
S’de günlük rutinin bir parçası olarak gerçekleşen deneyim, şiiri ağdalı söyleyişten kurtararak dil tercihinde belirleyici olur. Görsel aktarımlar aracılığıyla da olası soyutlamaların önü alınarak özne-mekân ilişkisi ön plana çıkarılır. Bu aşamada mekân, hikâyenin toparlanıp kapandığı veya yeni bir hikâyenin kurgulandığı ana izleklerden biridir. Her iki durum da birbirinden bağımsız olarak somut anlatıyı pekiştirir. Şiirdeki özne-mekân ilişkisi dili dönüştürmüş olması bakımından ayrıca dikkat çekici. Modern şiirde özne-nesne veya özne-mekân ilişkisi, somut imkânı farkedebildiği oranda dili kendi özerk alanına çekebilmiştir. S’de de karşılaşılan bu ilişkisellik, çağrışımları metnin dışında da devam eden bir somut anlatıya dönüşür. Böylece, gündelik dil – gündelik mekândan hareketle somutlaşan anlatı görsel aktarım üzerinden de iletilir. S, bu yönüyle Külebi’nin Garip’le etkileşimini aşmayı denediği bir “referans şiir” özelliği taşır.